cayliliyiz
  Cem evimiz
 
 


Kasabamızda yaşayan insanların anlattıklarına  ve resmi kayıtlara göre, Kasabamız aydın yöresinden gelerek tokat yöresine yerleştiği söylenir.Kasabamız insanları aydında yörük olarak yaşamış olup daha sonra yerleşik hayata geşmiştir.Tarihi geçmişi 650–700 yıllıktır. Tarih kitaplarında bu bölgede şarkpare-çarkpare isimli kazadan bahseder. Kuruluşu 4.murat’ın Bağdat seferine 1622 ye dayandıranlar da vardır. Sefer dönüşü obalar, yerleşik hayata geçmiştir. Çivril, Çıkrık, Çimen, Çaylı ve Emirseyit yerleşim yerleri aynı obadan ayrılmıştır.
Kasabamızda yaşayan yaşlı insanların anlattıklarına(rivayete) göre Cem evimizin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. 
4.murat’ın Bağdat seferine 1622  giderken şimdiki kaz ovasında konakladığı sırada o bölgenin ermişlerinden olan Hubyar Sultan 4.murat’ın askerlerini bir kazandan her askerin istediği her çeşit yemekten ne istedilerse vermiş askerleri doyurmuş.Bu olaydan 4.murat çok memnun olmuş ve hayretler içinde Hubyar Sultanı yanına çağırarak kim oldugunu sorar.
Ø       Hubyar Sultanda bu bölgenin ermişlerinden olduğunu,Hubyar türbesinin var olduğunu ve oranında şeyhi olduğunu söyler.Daha  sonra Padişah İstanbula döndükten sonra askerlerine yemek vereni,atlarını doyuran kişiyi huzuruna çağırmalarını ister.Padişahın amacı kendi bölgesinde gösterdiği karameti istanbuldada gösterebilecekmi,yalan söylediğine inanır.Bir kaç asker gönderip Hubyar sultanı makamına çağırtır.Hubyar sultanın geldiğini gören Padişah kapıda karşılar.Padişah gelmeden önce giriş kapısının eşik altına ekmek koydurtur.Hubyar sultan padişahla kapıda görüştükten sonra
Ø       Padişahım şu eşik altındaki ekmeği ,nimeti aldırda öyle sarayına gireyim der.Padişah ise,
Ø       Hayır öyle şey olurmu eşik altında ekmek olumu der.Hubyar sultan ,
Ø       Kendisi ekmeği eşik altından alır kenara kor ve padişahın sarayına girer
Daha sonra bu olaya padişah sinirlenir ve Hubyar sultanı yedirip içirdikten sonra bazı kerametlerini göstermesini söyler.Hubyar sultan kendi kerametini gösterir ve padişah bu zatın başına iş açacağını düşünerek Yanan bir fırının içine atılmasını ister. Büyük bir fırın(İstanbul eminönündeki büyük postanenin olduğu bölge) içine bol odun konularak yakılır. Hubyar sultan yanan fırının içine atılır.Hubyar sultan tam atılırken orda izleyici olarak duran bir çocuğundan elinden çekerek fırına girer.Fırın  günlerce yanar.Yedi gün sonra fırını açar bakarlar ki.Çocuk elinde  çicekler,güller var,Hubyar sultanında sakalı buz tutmuş şekilde fırın içinde oturuyorlar.Bunu gören padişah ,askerler,izlemeye gelen saray çalışanları ,vatandaşlar şok olmuşlar.Görenler hayret içinde….

Ø       
Onun yansın diye nara attılar,
Ø       Yedi gün yedi gece yaktılar
Ø       Yirmi dört saat sonra açtı baktılar
Ø       Sakalı buz tuttu aktı HUBYAR,
Padişah bu olanların karşısında daha fazla bir şey demeyip 

Ø       
Hubyar sultan iste bende ne istersen demiş,Hubyar sultan ise
Ø       Paşam senin canın sağlığı,sadece Hubyar dergahının tapusunu isterim demiş.
Bu olay sonunda Hubyar sultan tokata dönmeye hazırlanırken fırın olayını duyan Kasımpaşa dan birkaç kişi/kişiler(Durak oğlu sülalesi) Hubyar sultanı evlerine davet etmişler.Hubyar sultanı denemek için bir oyun düzenlemişler.Bir sağ kişiyi ölü diyerekten tabuta koymuşlar ve cenaze namazı kıldırmasını söylemişler.Hubyar sultanda baş sağlığı dileyerek ,,
Ø       Dostlar ,canlar namazı sağ niyetine mi ölü niyetine mi kıldırayım demiş,
Ø       Dede sen ne diyorsun zaten adam ölü demişler,Ölü niyetine kıl demişler
Ø       Hubyar sultan günah benden gitti demiş......
Namazı kılmışlar,
Kasımpaşa halkının insanları dedeyi kandırdıklarını sanarak tabutu açmışlar bakmışlarki adam ölmüş,Bu olaya şahit olanlar,

Ø       
Sağ adamı musallaya koydular
Ø       Buyur derviş cenazeye dediler,
Ø       Orda hazır idi kırklar yediler
Ø       Sağ adamı ölü diye kıldı HUBYAR
Hubyar Sultanın bu olaylarından etkilenen bazı insanlar (Durak oğlu sülalesi) dervişin peşine takılarak tokata hareket ederler.Hubyar sultan Hubyar dergahına giderken çaylıya yolu düşer.Köy halkı ile tanışarak köyü gezmek ister.Köyümüzü yukarıdan aşağıya doğru gezerken(şu andaki Sefer BAY’ın evi) bölgesine geldiğinde Hubyar Sultan bir gelinden su istemiş. Gelinde …( Bu gelinde Selalmazoğulları sülalesiniden olduğu söylenmektedir.)
Ø       Dede develer suya gitti suyumuz yok develer daha gelmedi demiş.Hubyar sultan ise
Ø       Kızım helkilerini(Kovalarını) alda beni takip et demiş. Hubyar sultan köy ahalisiyle ve gelin elinde helki  ile köyün altına doğru yürümüşler ve şu andaki Hubyar kuyusunun olduğu yere gelince durmuş ve asasını yere vurmuş.Hubyar Sultanın asasını vurduğu yerden bir insan gövdesi kadar su çıkmış.Hubyar sultan yanındaki geline..
Ø       Helkini(kovanı) doldur kızım demiş Bu arada su aşağı doğru akarken su gören ahali sevinmiş.Fakat  akan suyun kıymetini bilmemişler.Bazıları çocuk bezi vb gibi maddeler yıkadıklarından Hubyar sultan  suya dönerek şöyle demiş,
Ø       Ey mübarek  Dur kıymetin bilinmedi,sen ‘’Dolma,Taşma,Eksilme’’demişDaha sonra Hubyar sultan yanındakilerle birlikte geri döneceği sırada suyunu dolduran gelin dervişe dönerek,
Ø       Dedem Allah razı olsun suyumuzda oldu artık senin iyiliğini ödeyemeyiz, gel buyur bir ekmeğimizi yeDiyerek yemek yemek içinevine davet etmiş.Hubyar sultan ve yanındakilerle birlikte gelinin evine (selalmazoğullarının)   giderler.Hubyar sultan ve yanındakiler yemeklerini yedikten sonra;Hubyar sultan yemek tepsisine biraz para bırakır.Bunu gören gelin,
Ø       Dede ne yaptın ben sana para karşılığı yemek vermedim ,Sen Allahın misafirisin paranı geri al.der,Hubyar sultan ise,
Ø       Biliyorum kızım eline sağlık, Allah bereket versin ,para karşılığı zaten yemedim,Ben şu karşıda görünen  kayanın köyünüzün güvey (damat) Kayası olmasını istiyorum.Oraya gelen damatlarınıza yemek çıkartın(verin)onlarda size gönüllerinden ne koparsa versinler.Evinize bereket gelsin der.Bu şekilde burası  Damat kayası olmuş ve asırlarca damatlar ve arkadaşları  buraya gelip yemek yemişler ve para bırakmışlardır.Hubyar sultan yemeğini yedikten sonra yanındakilerle köyün altına doğru yürümeye başlamışlar.Bir ara durarak yanındaki ahaliye ,
Ø       Canlar bakın şu ev geniş ve büyük bu evde de Ceminizi ,Allaha ibadetinizi bu evde yapın ,burasıda CEMEVİNİZ  olsun demiş.Hubyar sultanın dediği evin ilk sahibi bilinmemektedir.Bu bilinmeyen kişiden sonraki kişi Efendi dede isminde bir kişidir.Hubyar Sultan evi ziyaret ederek sahipleri ile tanışmış ve o gün orda cem ibadeti yapılmış.Hubyar Sultan köyümüzde aylarca kalıp nasıl cem yapılacağını, bu cem ibadetinin anlamını bizim köyümüzdeki insanlara anlatmış.*ELİNE ,BELİNE,DİLİNE SAHİP ÇIK*felsefesini köy halkına anlatmış.
Daha sonra Hubyar sultan köyümüzden ayrılmış.Yanında gelen Durak oğlu  sülalesi bizim köyümüzde kalmış.
Daha sonra Efendi denilen kişi yıllar boyu köyün ahalisini her cem zamanında evinde misafir etmiş ve ağırlamış.Bu şekilde köy ahalisi cem ibadetini bu evde yapmış.Efendi kişinin ne oğlu nede kızı varmış. Evlatları olmamış.
Efendi sülalesinden sonra artık cem evinde oturan olmamış direk olarak ibadethane olarak kullanılmıştır.
Daha sonra Efendi ve Eşi vefat ettikten sonra bu yer akrabaları olan 1851 yılında doğan ,1918 tarihinde vefat eden KOCAÜSÜK denilen kişiye kalmış.Koca üsügün oğlu  1881 doğan, Abdullah ARBAY 1915  tarihinde seferberlikte vefat etmiştir.Uzun yıllar cem ibadetini koca üsük dede ve oğlu yapmıştır. Bu yer ile ilğilenmiş ve sorumluları olmuşlar.Köy halkı bu insanların Cem işleri ve din işleri ile ilgilendikleri için bu sülaleye SOFULAR sülalesi ismini koymuşlardır.    (Sofu anlamı:Dinin emir ve yasaklarına uyan kimselere denir.)
Kocaüsük başka oğlu olmadığından torunu olan 1903 yılında doğan Sofu Hasan ARBAY 1967 yılında vefat etmiştir.Sofu Hasan ARBAY’da yaşamı sırasında cem evi ile ilgilenmiştir.Şu anda Cem evimizin sorumlusu Sofu Hasan ARBAYI’ın oğlu 1934 doğumlu Sofu Ellez ARBAY  cem etkinliklerini yürütmektedir. Cem evimizin şu andaki sorumlularımız ise Sofu Ellez ARBAY,Sofu yardımcısı Cemal ARINÇ tır. 

Köyümüzün cem evi 1969 yılına kadar kerpiçli,damlı bir köy evi olarak hizmet vermiştir.İçinde ısınmak için soba yoktu.Sadece bacada yanan odunlarla ısınma ihtiyacı gideriliyordu.Şu andaki mevcut bulunan kemer şeklindeki yer o evin mutfak bacasını olduğu yerdi.Hubyar Sultanın bu evi seçmesinin nedeni ise o zamandaki köyün tam ortası olması ve evin büyük ,geniş olmasındandır.Cem evimiz yıllar boyu köyümüzde yaşayan insanların maddi manevi desteğiyle ayakta durmuştur.Cem evimiz 1969 yılında Muhtar Dursun BALKIR zamanında köylü yardımıyla yeniden inşa  edilerek modern hale gelmiştir.
Şu anda cem evimizin 1 adet Kurban pişirme yeri,1 adet morgu,1 adet buğday doldurulan ambar,tuvaletler,lavobalar,1 adet musalla taşı vardır.Geniş bir bahçesi vardır.Cem evinin morgu 1996 yılında hayırsever halkımızdan Ahmet oğlu,Duran,Yunus BATUR ve Mustafa oğlu,Ali,Selim,Kadir ŞAHİN tarafından  yaptırılmıştır. 
 
  Bugün 2 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol